15 Ağustos 2014 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. FECR SURESİ (01-04)(191-A)a





Elhamdülillâhi Rabbil Âlemîn, Vessalâtü vesselâmü ‘alâ Resulina Muhammedin ve ‘ala ‘alihi, ve eshabihi ve etba’ıhi ecmaiyn.

Rabbişrah liy sadriy;

Ve yessirliy emriy;

Vahlül ukdeten min lisaniy;

Yefkahu kavliy; (Tâhâ 25-26-27-28)

Rabbim göğsüme genişlik ver, kolaylaştır işimi, düğümü çöz dilimden ki anlasınlar beni. Amin.

Rabbeneftah bil hayr, vahtim bil hayr, Rabbi yessir ve lâ tüassir, Rabbi temmim bil hayr. Amin.

Değerli Kur’an dostları bugün dersimize inşaAllah Fecr suresi ile başlayacağız. Bugünkü dersimiz 10 yıllık serüvenimizin 191. halkası. Rabbimden dileğim, niyazım bu Kur’an a hizmet yolunda bu projeyi tamamına erdirmesi. Hitamihu misk olsun inşaAllah.

Fecr suresi elimizde ki mushafta 89. sure. Adını ilk ayetinin ilk kelimesinden alıyor. Vel fecr. Fecr; aslında sabah manasına gelir. Fakat çağrışımları farklı farklı. Varlığın ilk sabahı. O malum sabah. Veya tüm sabahlar eğer “lam” ı tarif, “el” takısı cins içinse tamamını kapsıyor sayılır ki tüm sabahlar. Bu sabahlar fiziki ve zamanla ilgili olabileceği gibi, metafizik ya da değerlerle ilgili olabilir. İnsanlığın kararan ufkunu aydınlatan tüm vahiylerin sabahları. İnsanlığın kararan gecesini aydınlatan tüm peygamberlerin eliyle doğan sabahlar manasını da, çağırışını da verebilir.

Surenin iniş zamanı tabii ki ilk dönem, vahyin inmeye başladığı ilk döneme ait bir sure. Hatta ilkin de ilki diyebiliriz. Çünkü tüm nüzül sıralamalarında 9 veya 10. sıralara yerleştirilirler. Yani ilk 10 a giren bir sure ile karşı karşıyayız. Bu da vahyin ilk yılında nazil olduğu hakkında kesin bir kanaat verir bize ki, Leyl suresinin arkasına yerleştirilir ilk nüzül sıralamalarında.

Suremizin konusu insanın şahitliği, yani insan özü itibarıyla. Daha doğrusu Hz. İnsan. Zaaflarıyla, imkanlarıyla, güzellikleriyle, çirkinlikleriyle, hatalarıyla insan. Tabii insandan söz edince insanın tarihinden de söz eder sure. Hatta bu söz ediş Kur’an da ki ilk kıssa diyebileceğimiz anlatım değil, sadece bir değinip geçme anlamında Ad ve Semud kavimlerine bir atıf yapılır surede. 6. ve 9. ayetlerde. Bu sadece ismen bir atıftır aslında, bir anlatım değildir. Zaten Kur’an da kıssaların nüzül sürecinde ki tasnifi 3 şekilde yapılabilir.

1 - ilk 4 veya 5 yılda. Kıssalar sadece değinilerek geçilir. Sadece atıfla geçilir. Sadece ismen veya birkaç cümle ile atıf yapılır.

2 - Ondan sonraki 5 yılda ise bu kısaca atıf yapılan kıssalar ayrıntılandırılır, geniş geniş anlatılır, detaylar verilir.

3. 3. bölümü ise kıssalar konusunda tasnifimizin 3. şıkkını ise Medine de anlatılan İsrail oğullarıyla ilgili ve ehli kitapla ilgili diğer kıssalar teşkil eder ki Kur’an da ki kıssaların genel tasnifatı böyle yapılabilir.

Burada da sadece değini görüyoruz Ad kavmine ve Semud kavmine. Bu tarihte yaşamış iki uygarlıktır. İkisi de köken olarak Arap kavminin ortaya koyduğu uygarlıktır. Zaten bu iki kavme gönderilen Hud ve Salih peygamberler ırken Arap kökenli peygamberler olarak bilinirler ve zikredilirler. İlginç olan da şudur ki bu iki kıssa kitabı Mukaddes de hiç geçmez. Adı dahi anılmaz.

Bu kıssalar çerçevesinde aslında Fecr suresinin muhatabına verdiği ders açıktır. Ey insan Allah’a karşı yabancılaşma, Allah’a sırt dönme, Allah’tan uzaklaşma, Allah’tan kopma. Allah’tan kopmak kendinden kopmaktır. Allah’tan koparsan eğer. Bu felaket değil, felaket Allah’ın senden kopması. Yani ne halin varsa gör demesidir ki işte o zaman belanı buldun demektir. Zaten geçmiş kavimlere gelen belalar da böyle bulunmuş belalardır.

Ve sure Kur’an ın tümü içerisinde insanı iliklerine kadar titreten ve insana doğrudan hitap eden müjdeli ayetlerle son bulur. Ya eyyetühen Nefsül Mutmainneh (27) İrci'ıy ila Rabbiki radıyeten mardıyyeten (28) Fedhuliy fiy 'ıbadİY (29) Vedhuliy cennetİY (30)

Bu ayetler geldiğinde hem manalarını hem tefsirini yapacağız inşaAllah. Rabbim bizleri bu ayetlerin muhatabı kılsın. Rabbim encamımızı hayretsin. Dünümüzü. günümüzü ve sonumuzu güzel kılsın inşaAllah. Şimdi bu girizgâhtan sonra surenin tefsirine geçebiliriz.



Rahman, Rahıym olan Allah adına. Özünde merhametli, işinde merhametli Allah adına. Bütün bir kâinata merhamet eden Rahman ismiyle ve bütün bir kâinat ve varlık içerisinde ki kendisine güvenen ve iman edenlere daha özel ve ayrıcalıklı olarak Rahıym adıyla rahmet eden Allah adına. Özünde sevginin menbaı olan ve işinde de sevgiyi ve şefkati esas alan Allah’ın adıyla. Her bildiri bir makam adına ilan edilir. Kur’an isimli bu ilahi bildiri ise Allah adına ilan edilmiştir.


1-) Vel fecr;

Kasem ederim o Fecr'e, (A.Hulusi)

01 - Kasem olsun ki fecre. (Elmalı)


Vel fecr fecre yemin olsun, fecr şahit olsun, sabah vakti şahit olsun. sabahın aydınlığı şahit olsun. İnsanlığın ilk sabahı şahit olsun. yokluk gecesinin arkasından beliren varlık sabahı şahit olsun. Farklı farklı manalar verebiliriz.

Fecr aslında fışkırıp çıkmak, ortaya gelmek, meydana çıkmak, gizlendiği yerden hızla çıkmak manasına gelir. İnficar mesela aynı kökten gelir. Bir suyun, bir artezyenin fışkırarak çıkmasına inficar denir. Yine günaha fücur denir. Çünkü günah yoldan çıkmaktır. Hem de bir okun yaydan çıktığı gibi hızlıca çıkmak. Hatırlayacak olanlarımız vardır, cahiliye döneminde Mekke de ki kabilelerin birbirleriyle yaptığı 100 yıl süren anlamsız savaşa da ficar savaşları adı verilirdi. El Fecr ile aynı köktendir. Neden ficar savaşı adı verilmiştir? Çünkü onlar bu savaşlar sırasında haram ayları dinlememişler, insanın hürmetine riayet etmemişler, dokunulmazlığını ve saygınlığını 5 paralık etmişler insanın. Dolayısıyla ficar savaşı, yani günahın, hürmetsizliğin, Hakka riayetsizliğin bol bol işlendiği savaş manasına ficar savaşları denilmiştir.

Burada insanlığın ilk sabahı olabilir. Veyahut ta vahiy ile ilgilendireceksek ki mümkindir. Özellikle sure başlarında yeminler vahye doğrudan ya da dolaylı bire atıf içerirler genellikle, galibiyetle, ya da ekseriyetle. Biz fecr suresinin girişini de böyle okursak eğer, cahiliyet gecesini aydınlatan, cahiliyet gecesinin bittiğini haber veren sabah şahit olsun.


2-) Ve leyalin 'aşr;

On geceye, (A.Hulusi)

 02 - Ve leyâli aşre. (Elmalı)


Ve leyalin 'aşr ve 10 gece şahit olsun. Fecr; belirli iken leyalin 'aşrin belirsiz gelmiş. Dolayısıyla biz bu 10 geçe şudur diyemiyoruz. 1.sinde el fecr i şudur diyebiliriz. Onda manayı teke indirebiliriz. Ama belirsiz gelen leyalin 'aşr demanayı teke indirmemiz zor görünüyor.

Ne olabilir bu? Müfessirlerimiz zilhiccenin ilk on günüdür demişler. Hac günleri olan, haccın içerisinde ifa edildiği, arafata çıkılan, Müzdelife de vakfeye durulan, Mina da vakfeye durulan, cemeratın, şeytan taşlama ibadetinin yapıldığı, kurbanın kesildiği ve tavafın yapıldığı ihram günleridir demişler. Hac günleri, Zilhiccenin ilk 10 günü.

Yine Ramazan’ın son 10 günü diyenler de vardır. Hele 1. ayeti vel fecr i, cahiliye gecesinin bittiğini haber veren sabah şahit olsun diye anlarsak o zaman bunu vahyin içinde indiği Ramazan ın son 10 gecesi şahit olsun diye anlamamız gayet tabii. Malumunuz Ramazanın son 10 gecesinde Kadir gecesinin aranmasını ifade etmişti efendimiz.

Yine Medine de ki tüm yılları boyunca (ilk yıl hariç, çünkü Ramazan orucu 2. yıldan itibaren tutulmaya başlandı. Efendimiz Medine de 9 yıl Ramazan orucu tutmuştu. Dolayısıyla 9 yıl efendimiz Ramazanın son 10 gününde bir tür Hıra yı yeniden yaşamak ve arınmak için, yani rabbiyle baş başa kalma talimi için itikaf ibadetini ifa ederdi. Mescidi nebevinin bir köşesine çekilir ve 10 günün 24 saatini ibadete ayırır, rabbiyle baş başa kalır, dünya dan elini eteğini çekerdi. İşte bir tür Hıra yı Medine ye taşımak manasına gelen itikaf ibadetinin de günlerine delalet eder 10 gün.

Fakat eğer bunlar olsaydı fakire öyle görünüyor ki leyalin 'aşrin şeklinde gelmezdi, yani nekira gelmezdi. Çünkü bunlar bilinen 10 günler. Marife gelirdi, belirlilik takısıyla gelirdi diye düşünüyorum. O zaman kalıba en uygun olan, bağlama en uygun olan Ramazan ın son 10 günü, kalıba en uygun olan yani nekira gelmesine en uygun olan da varlığın ilk 10 günü. İşte o bilinemez. İşte ona akıl sır ermez. Zaten Ve leyalin 'aşr in de nekira biçiminde tercümesi, akıl sır ermeyen, asla bilinmeyen ilk 10 gün veya 10 gün manasına gelir.

Zaten Ramazan ın son 10 günü için de belki nekirayı kullanabiliriz. Çünkü Ramazanın son 10 günü ne de akıl sır ermez. Hele onun içinde bulunan kadir gecesinin değerine akıl sır ermez. 1.000 geceden hayırlı olan bir gecenin değerini, ki o 1.000 geceden hayırlı 1.001 geceden hayırlı değil anlamına gelmiyor. O tam da matematiksel bir rakam ifade etmiyor. Siz onun hayrını hesaplayamazsınız, o Allah katında çok çok hayırlı, bir ömürden hayırlı bir gece manasına geliyor. Belki bu manasıyla alırsak, yani o hayrın, o kadrin, o kıymetin değerini bizim bilemeyeceğimiz anlamına alırsak Ve leyalin 'aşr in ayeti kerimesini Ramazan ın, kadir gecesinin içinde bulunduğu son 10 günü olarak da anlayabiliriz.

[Ek bilgi; Ruhun bedene taalluk etmesiyle birlikte taayyün eden zahiri ve batıni on duyunun mahalline, kemalin ve kemal aletlerinin tahsil edilmesinin araçları oldukları için “yemin ederim”.
(İnsanın duyuları;
1 - Zahirî duyular: Göz, kulak, burun, doku, dil olmak üzere beş duyudan oluşur.
2 - Bâtınî duyular: Akıl, kalp, ruh, vicdan, latife olmak üzere beş iç duyudan oluşur.) Fecr 2 (İbn. Arabi Tevilat)]


3-) Veşşef'ı velvetr;

Çift'e ve Tek'e! (A.Hulusi)

03 - Ve şef'ü vetre. (Elmalı)


Veşşef'ı velvetr tek e ve çifte yemin olsun. Tek ve çift şahit olsun. Bunlar hep şahit. Yemin şahadet için yapılıyor. Rabbimiz şahitliğe çağırıyor. Şahit olsun, sabah şahit olsun, 10 gün şahit olsun, tek ve çift şahit olsun. Yani ey insan bu kadar şahidin var. Allah’ın varlığına şahit olsun. Eğer sen şahadet etmezsen ey insan sen; "Eşhedü en lâ ilâhe illâllâh Ve eşhedü enne Muhammeden AbduHÛ ve RasûluHÛ" demezsen, ben şahit olurum ki, ben şahadet ederim ki Allah, %100 Allah’tır. Ben şahadet ederim ki Allah, tapılmaya layık tek varlıktır. Ben şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed O’nun kulu ve elçisidir. Şahadetini sen yapmazsan ey insan, kendi haliyle zaten hâl dili ile gök yapıyor, sabah yapıyor, 10 gece yapıyor, tek ve çift yapıyor. Yani sen şahadet etmesen ne olur ki Allah’a, varlık şahit. Her doğan gün şahit, her gece şahit dolayısıyla sen de şahit ol, sen de katıl bu evrensel koroya, sen de çatlak ses çıkarma, katıl ve ben de şahidim de. Sen bilinçli, sen iradeli bir şahit ol. Senin şahadetinin ödülü cennet olsun. Sanki bize çağrı bu. onun için kasem “vav” ları bize şahitliği hatırlatıyor, şahitliğe çağırıyor.

Şef’i; çift demektir. esşef’. Şefaat buradan gelir aslında. Çünkü birinin diğerini kayırma olayıdır şefaat. Birinin diğerini desteklediği, birinin diğerini ödüllendirdiği bir kayırma, savunma, kollama, koruma hadisesidir. İki kişi olması lazım şefaat olması için. Onun için çişft kökünden gelmiş şefaat.

Yine Şuf’a hakkı deriz. Bugün hukuki bir terim olarak kullanılır, tercih hakkıdır aslında.Ama temelde iki kişi vardır. İki kişinin ortak olduğu bir menkul veya gayri menkulün ikiden birine devri meselesinde ki tercih hakkıdır. Yine temelde ortaklık olduğu için şuf’a denilmiştir.

Vetr ise tek demektir. Vitir buradan gelir. Vitir namazı kılarız biz. Vitir namazı ne demek? Tektir. Efendimiz A.S. dan 1 – 3 – 5 – 7 – 9 – 11- 13 rekâta kadar rivayet edilmiştir. Efendimiz aslında farklı farklı zamanlarda, farklı farklı rekâtlarda kılmıştır. Ama tek olması esastır. Hep tekli rakamlar. 1, 3, 5, 7ila ahir…! Onun için vitr denmiştir ek olduğu için.

Burada ki Veşşef'ı velvetr ne demektir? Öncelikle ilk akla gelen çift ve tek. Tek Allah’tır, çift mahlukattır. Her ne ki çift o yaratılmıştır, he ne ki tek O yaratmıştır. Aklımıza gelen bu. Müfessirlerimiz çok farklı farklı tefsir etmişler bunu. Mesela ibadetler diyenler olmuş. İbadetler içerisinde tek rekatlı namazlar var, yani akşam namazı 3, mesela tekli ama yatsı namazı 4. Bunun gibi Yine cennet ve cehennem diyenler olmuş. Malûmunuz cennet 8 katman olarak rivayet edilir. Cehennemse 7 kat olarak ifade edilir. Neden cennet fazladır cehennemden? Çünkü Allah’ın rahmeti gazabını kuşatmıştır da onun bir ifadesidir. Bunlar sayısal olarak alınabileceği gibi, itibari olarak ta alınabilirler.

Yine müfessirlerimiz yaratılmışların ve yaratanın vasfıdır demişler ki ilk başta onu zikrettim. Ama ondan daha farklı müfessirlerin söyledikleri. Mesela bilgi vasfı, ilim vasfı. İnsanda çifttir. Alim de olabilir insan, cahil de olabilir. Ama Allah’ta tektir. Allah cahil olamaz. O sadece Alimdir, El ‘aliym.

Hayy vasfı; İnsan diridir, ama ölü de olabilir. Dolayısıyla çift tezahür eder insanda dirilişin verilişi ve alınışı. Fakat Allah’ta dirilik çift tezahür etmez, O hep diridir, daima diridir, öncesiz diridir, sonrasız diridir. Bunun gibi görme vasfı. İnsan görebilir de kör de olabilir, veya bazen görmeyebilir de. Gözü kamaşabilir, ışık körü olabilir, renk körü olabilir, geçici körlük olabilir vs. Ama Allah’ta görür, O basıyr dir. Fakat Allah hep görür, yani O’nun ki tektir, ikinci bir şıkkı yoktur, görmeme şıkkı yoktur. Ama insanın görmesinin 2. şıkkı vardır bu manaya girer diyen müfessirlerimiz olmuş.

Yine burçlar ve gezegenler diyenler olmuş. Burçlar; 12 gök adalar. Yıldız kümeleri, 12 yıldız kümesi. Kuzeyde ve güneyde olmak üzere, 6 sı kuzey, 6 sı güney ve bir de gezegenler. Önceden 7 idi sonradan 9 oldu. Dolayısıyla tektir tek ve çift bu demişler. Organlar ve kalp diyenler olmuş. Organlarımız çifttir. Eller, ayaklar, gözler, kulaklar, dudaklar hep çift. Ama insan bedeninde kalp tektir. Tüm çifti besler diyenler olmuş.

Bunlar hep güzel nükteler aslında fakat bize verilen şey tüm bir varlık şahit olsun. tek te çift te. Fakirin aklına çok farklı bir tefsir geliyor. Astro fizikçilerin tespit ettiği bir şey var. Kâinatta tüm yıldızlar çift, güneş tek. Güneşimizin ikizi kayıpta daha doğrusu. Yani yok olduğu için değildir diyorlar astro fizikçiler. Varmış ama kaybolmuş, şu anda yok. Ne olduğunu da bilemiyorlar, sadece akıl yürütüyorlar. Bir kara delik tarafından yutulduğu ihtimali de söz konusu. Yani her ne olmuşsa olmuş kâinatta tüm yıldızlar çift olduğu halde bizim yıldızımızın ikizi kayıp. Belki de ondan önce gece, ondan önce fecr geldiğine göre bağlama uygun olarak tek ve çiftten kâinatta tüm diğer yıldızlar ve bizim güneşimiz. İkizi kayıp olan ve şu anda tek bulunan onlar şahit olsun. Yani Vesşemsi vennücûm gibi bir mana ile anlaşılabilir.

[Ek bilgi; “Çifte…” birleştikleri ve vuslatı mümkün kılacak şekilde insan varlığının tamamlandığı esnada ruha ve bedene yemin ederim. “Ve teke…” bedenden ayrıldığı zaman mücerret ruha yemin ederim.(İbn. Arabi-Te’vilat)]


4-) Velleyli izâ yesr;

Geçip gittiğinde o geceye... (A.Hulusi)

04 - Ve geceye: geçeceği sıra. (Elmalı)


Velleyli izâ yesr sabaha yürüyen gece şahit olsun. Sabaha yürüyen gece. Kur’an ın hiç bir tarafında, mücerret olarak geceye yemin edilmez. Çünkü gece ışığın yokluğu halidir. Gece bir başına var değildir. Karanlığın yokluğudur Onun için Kur’an da mücerret olarak yalın kat geceye yemin edilmez. Hep vasıflı olarak gelir. Velleyli izâ yesr, VelLeyli izâ seca. (Duha/2) Velleyli izâ 'as'ase. (Tekviyr/17) gibi hep vasıflı olarak gelir. Yani geçip gidici olduğuna delalet eder. Gece sabit değildir, gece asıl değildir, gece cevher değildir. Gece arazdır. Dolayısıyla ışık asıldır, aydınlık asıldır, nûr asıldır. Gece, ışığın yokluğu halidir.

Ey mü’min cahiliye gecesinden korkma, sen aydınlık ol. Ey Mü’min sen iman ile küfür gecesini aydınlat. Sen ilim ile cehalet gecesini aydınlat. Sen Hakk ile batıl gecesini aydınlat. Sen sevap ile günah gecesini aydınlat. Sen cennet ile cehennem gecesini aydınlat. Yani bize verilen ders budur. Gece geçicidir.

[Ek bilgi; Yani ruha ve bedene. Teke yemin ederim. Yani, bedenden ayrılıp tecerrüt eden ruha. Geçip giden geceye yemin ederim. Ölüm ile birlikte karanlığı ruhtan sıyrılan ve yok olan bedene yemin ederim. 4 (İbn. Arabi Tevilat)]

Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
Fecr suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder