a sayfasından devam
2-) Ve ente hıllun Bihâzelbeled;
Ki sen
bu beldede bir kayıtsızsın! (A.Hulusi)
02 -
Sen hıll iken bu beldede. (Elmalı)
Ve ente hıllun Bihâzelbeled ki sen
bu beldenin şerefli bir sakinisin. Hâzelbeled; Mekke demiştim. İnsanlığın ilk
yurdu. Ebu hayan ın tercihini devam ettirirsek bu ayete verdiği mana şu, Zira
bu belde senin hürmetini, ihlal etti. Orada ki ente hıllun u ihlal manasına
almış. Fakat fakirin tercih ettiği mana Hıll; sakin, mukim manasındaki halle
den gelir. Dolayısıyla sen bu şehrin şerefli bir sakinisin. Onun için ben bu
şehre yemin ediyorum.
[Ek bilgi; İbnü
Abbas'a nisbet olunarak denilmiştir ki: Maksat, her baba ve çocuğudur. Buna,
gerek akıl sahibi olanlardan ve gerek akıl sahibi olmayanlardan her baba ve
çocuğu dahil olabileceğine göre bu mânânın kapsamı birinciden çok daha
geniştir. "Ve Mâ veled" tabirinden en açık olan da budur. İbnü Cerir:
"doğru olan da budur" demiştir. Razî de der ki: Bu uygundur. Çünkü
bütün yaratılmışlara hürmet ve saygı bu sözün içinde vardır. Belli ki bütün
yaratılmışlardan maksadı, doğum olayının cereyan ettiği bütün canlı mahluklar
demektir. (Elmalı-Tefsir)]
3-) Ve validin ve ma velede;
(İnsanı) doğurana ve
doğurduğuna (kasem ederim), (A.Hulusi)
03 -
Ve bir validle veledine ki. (Elmalı)
Ve validin ve ma veled babaya ve oğula
yemin ediyorum. Babaya ve oğla, veya doğurana ve doğurmayana yemin ediyorum.
İlk akla gelen baba ve oğul; İbrahim A.S. ve İsmail A.S. Baba ve oğul. Kurban
eden baba, kurban edilen oğul. Mekke’yi yeniden inşa eden, Mekke nin tabir
caizse tarihte kaybolmuş varlığını, yıkılmış olan Kâbe yi yeniden inşa eden
baba ve oğul. Veya daha geri planda başka manalarda akılımıza gelebilir. Hz.
Peygamberin dedesi AbdulMuttalip ve kurban ettiği oğul ve babası Abdullah(..!?). Veya Allah resulünün babası
Abdullah, baba diyemeden kaybettiği ve daha bebekken yetim kaldığı baba
Abdullah ve oğul Allah resulü diye de akla gelebilir. Ama Hz. İbrahim ve İsmail
en doğrusu.
4-) Lekad halaknel'İnsane fiy kebed;
(Andolsun) ki, insanı
sıkıntılı aşamalar içinde yarattık! (A.Hulusi)
04 -
Hakikaten biz insanı bir meşakkat içinde yarattık. (Elmalı)
Lekad halaknel'İnsane fiy kebed
yeminlerden sonra yeminin cevabı geldi mutad olduğu vechiyle geldi. İnsanı biz
meşakkatlere dayanıklı yaratmışızdır. Evet rabbimiz insanın dayanıklılığına bir
atıf yapıyor burada. Bakalım arkadan ne gelecek, bu çok mühim. Bu surenin en
temel ayetlerinden biri. Biz insanı meşakkatlere çok dayanıklı yarattık.
Kebed; aslında el tebdü; ciğer
demektir. evladüna, ekbadüna, çocuklarımız ciğerlerimiz derler Araplar,
ciğerparelerimizdir. Ama burada ciğeri büyük, kalbur gibi ciğeri var derler ya
Türkçede de onun gibi. İnsan dayanıklı yaratılmıştır meşakkatlere.
5-) Eyahsebu en len yakdire 'aleyhi ehad;
Hiç
kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor (şimdi insan)? (A.Hulusi)
05 - O
kendisine karşı kimse göç yetiremez mi sanıyor? (Elmalı)
Eyahsebu en len yakdire 'aleyhi ehad yoksa o insan kendisine hiç kimsenin gücünün
yetmeyeceğini mi sanıyor. Biz bunu şöyle de anlayabiliriz. Allah’ın gücü
kendisine yetmez mi sanıyor. Böyle zanneden de var mıdır diyeceksiniz. Olmaz
olur mu? insan şımarmaya görsün. İnsan Allah’tan kopmaya görsün, insan emanet
verilenleri mülkiyet zannetmeye görsün. İnsan rabbisiyle yabancılaşmaya görsün,
insanı kim tutar ki? İnsanı ne tutar ki o zaman. İşte öyle bir tür gözünüzün önüne
getirin.
Eyahsebu en len yakdire 'aleyhi ehad
kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor.
6-) Yekulu ehlektü malen lübeda;
"Pek
çok mal harcadım" diyor. (A.Hulusi)
06 -
Ben yığın yığın mal telef ettim diyor. (Elmalı)
Yekulu ehlektü malen lübeda ve o
insan diyor ki; Kucak dolusu servet harcadım ben bu konuma gelmek için. Demek
ki bir statü sahibi, bir konum sahibi, kucak dolusu servet harcamış.
Evet, aslında ehlektü diyor,
harcadım diye çevirdim. Bencillik için harcanmış her servet helak edilmiştir de
onun için ehlektü diyor. Felaket. Zımni bir ifade bu.
7-) Eyahsebü en lem yerahû ehad;
Kimsenin
kendisini görmediğini mi sanıyor? (A.Hulusi)
07 -
Onu bir gören olmadı mı zannediyor? (Elmalı)
Eyahsebü en lem yerahû ehad yoksa o
kimsenin kendisini görmeyeceğini mi, görmediğini mi sanıyor. Zımnen tabii
Allah’ın kendisini görmediğini mi sanıyor. Bir sonraki ayetle berber
düşündüğümüzde;
8-) Elem nec'al lehû 'ayneyni;
Ona iki
göz meydana getirmedik mi? (A.Hulusi)
08 -
Vermedik mi biz ona iki göz. (Elmalı)
Elem nec'al lehû 'ayneyn biz ona iki
göz vermedik mi? ayetiyle birlikte düşündüğümüzde, kendisi insan olduğu halde
gözü olsun da, Allah; Allah olduğu halde kör olsun ha Öyle mi? görmesin. Bu ne
biçim yaklaşım, bu ne biçim bakış acısı, bu ne biçim bir yamuk bakış. Kendisi
insan olduğu halde gözü olsun görsün de, Allah; Allah olduğu halde, tüm gözleri
yaratan Allah görmesin öyle mi?
Galiba onun için her namazdan
sonra ayetel kürsi yi okuyoruz. lâ te'huzuHÛ sinetün vela nevm.
(Bakara/255) Evet, unutmayan ve uyumayan bir Allah. Allah inancımızda bu
temeldir. Müşriklerin problemi Allah’ın varlığına inanmamak değildi. Gören bir
Allah’a inanmamaktı, uzak bir Allah. Onun için azdılar ve saptılar.
Elem nec'al lehû 'ayneyn ne yani biz
insana iki göz vermedik mi.
9-) Ve lisanen ve şefeteyni;
Bir dil
ve iki dudak... (A.Hulusi)
09 -
Ve bir dil ve iki dudak; (Elmalı)
Ve lisanen ve şefeteyni bir dil, bir
çift dudak vermedik mi? Zımnen aslında hidayet için gerekli tüm araçlarla
donatmadık mı. Görme ve konuşma yetenekleri vermedik mi. Hakkı görsün, hakkı
ifade etsin, hakikati dile getirsin diye bunları vermedik mi.
10-) Ve hedeynahünnecdeyn;
Ona iki
yolu (Hak ve bâtıl) gösterdik! (A.Hulusi)
10 -
İki de tepe gösterdik. (Elmalı)
Ve hedeynahünnecdeyn ve ona iyilik
ve kötülüğün iki yolunu gösterip haydi yürü demedik mi? İyiliğin ve kötülüğün
iki yolunun ağzına getirip de doğru yolu seç, doğru yolu gör demedik mi. Yani
biz doğru yola yöneltmedik mi.
Evet, Ve hedeynahünnecdeyn aslında burada
iki yol; necdeyn. imma şakiren ve imma kefura. (İnsan/3) ister
küfreder, ister şükreder. Hakk rabbinizden açıkça ortaya çıkmıştır. Ve kulil Hakku
min Rabbiküm. femen şâe felyu'min ve men şâe felyekfür (Kehf(29)isteyen
iman etsin, isteyen küfretsin, inkar etsin. Bu ayetleri hatırlatıyor, buna
benzer ayetleri hatırlatıyor. Yani Allah size göz verdi, seçmek için irade
verdi, akıl verdi ve iki yolu gösterdi. Dedi ki şu yol iyi, bu yol kötü. Şu
yolun sonu cennete gider, bu yolun sonu cehenneme. Aslında cennete varamamak,
cehenneme varmaktır demiş. Aslında bu mecaz manada iki yol. Eğer dizinde derman
olursa cennete varırsın, cehenneme varmak cennete varmamaktır.
Bu manada
iyi yolu seçmek, iyiliği seçmektir. Kötü yolu seçmek kötülüğü seçmektir. Yani
seçimimize gidiyoruz. Kendi akıbetimize koşuyoruz ve akıbetimizi seçiyoruz. Onu
söylüyor bu ayet.
Devam ediyor
c sayfasına geçiniz.
Beled suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder