15 Ağustos 2014 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. BELED SURESİ (02-10) (191-B)b



a sayfasından devam

2-) Ve ente hıllun Bihâzelbeled;

Ki sen bu beldede bir kayıtsızsın! (A.Hulusi)

02 - Sen hıll iken bu beldede. (Elmalı)


Ve ente hıllun Bihâzelbeled ki sen bu beldenin şerefli bir sakinisin. Hâzelbeled; Mekke demiştim. İnsanlığın ilk yurdu. Ebu hayan ın tercihini devam ettirirsek bu ayete verdiği mana şu, Zira bu belde senin hürmetini, ihlal etti. Orada ki ente hıllun u ihlal manasına almış. Fakat fakirin tercih ettiği mana Hıll; sakin, mukim manasındaki halle den gelir. Dolayısıyla sen bu şehrin şerefli bir sakinisin. Onun için ben bu şehre yemin ediyorum.

[Ek bilgi; İbnü Abbas'a nisbet olunarak denilmiştir ki: Maksat, her baba ve çocuğudur. Buna, gerek akıl sahibi olanlardan ve gerek akıl sahibi olmayanlardan her baba ve çocuğu dahil olabileceğine göre bu mânânın kapsamı birinciden çok daha geniştir. "Ve Mâ veled" tabirinden en açık olan da budur. İbnü Cerir: "doğru olan da budur" demiştir. Razî de der ki: Bu uygundur. Çünkü bütün yaratılmışlara hürmet ve saygı bu sözün içinde vardır. Belli ki bütün yaratılmışlardan maksadı, doğum olayının cereyan ettiği bütün canlı mahluklar demektir. (Elmalı-Tefsir)]


3-) Ve validin ve ma velede;

(İnsanı) doğurana ve doğurduğuna (kasem ederim), (A.Hulusi)

03 - Ve bir validle veledine ki. (Elmalı)


Ve validin ve ma veled babaya ve oğula yemin ediyorum. Babaya ve oğla, veya doğurana ve doğurmayana yemin ediyorum. İlk akla gelen baba ve oğul; İbrahim A.S. ve İsmail A.S. Baba ve oğul. Kurban eden baba, kurban edilen oğul. Mekke’yi yeniden inşa eden, Mekke nin tabir caizse tarihte kaybolmuş varlığını, yıkılmış olan Kâbe yi yeniden inşa eden baba ve oğul. Veya daha geri planda başka manalarda akılımıza gelebilir. Hz. Peygamberin dedesi AbdulMuttalip ve kurban ettiği oğul ve babası Abdullah(..!?). Veya Allah resulünün babası Abdullah, baba diyemeden kaybettiği ve daha bebekken yetim kaldığı baba Abdullah ve oğul Allah resulü diye de akla gelebilir. Ama Hz. İbrahim ve İsmail en doğrusu.


4-) Lekad halaknel'İnsane fiy kebed;

(Andolsun) ki, insanı sıkıntılı aşamalar içinde yarattık! (A.Hulusi)

04 - Hakikaten biz insanı bir meşakkat içinde yarattık. (Elmalı)


Lekad halaknel'İnsane fiy kebed yeminlerden sonra yeminin cevabı geldi mutad olduğu vechiyle geldi. İnsanı biz meşakkatlere dayanıklı yaratmışızdır. Evet rabbimiz insanın dayanıklılığına bir atıf yapıyor burada. Bakalım arkadan ne gelecek, bu çok mühim. Bu surenin en temel ayetlerinden biri. Biz insanı meşakkatlere çok dayanıklı yarattık.

Kebed; aslında el tebdü; ciğer demektir. evladüna, ekbadüna, çocuklarımız ciğerlerimiz derler Araplar, ciğerparelerimizdir. Ama burada ciğeri büyük, kalbur gibi ciğeri var derler ya Türkçede de onun gibi. İnsan dayanıklı yaratılmıştır meşakkatlere.


5-) Eyahsebu en len yakdire 'aleyhi ehad;

Hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor (şimdi insan)? (A.Hulusi)

05 - O kendisine karşı kimse göç yetiremez mi sanıyor? (Elmalı)


Eyahsebu en len yakdire 'aleyhi ehad yoksa o insan kendisine hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini mi sanıyor. Biz bunu şöyle de anlayabiliriz. Allah’ın gücü kendisine yetmez mi sanıyor. Böyle zanneden de var mıdır diyeceksiniz. Olmaz olur mu? insan şımarmaya görsün. İnsan Allah’tan kopmaya görsün, insan emanet verilenleri mülkiyet zannetmeye görsün. İnsan rabbisiyle yabancılaşmaya görsün, insanı kim tutar ki? İnsanı ne tutar ki o zaman. İşte öyle bir tür gözünüzün önüne getirin.

Eyahsebu en len yakdire 'aleyhi ehad kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor.


6-) Yekulu ehlektü malen lübeda;

"Pek çok mal harcadım" diyor. (A.Hulusi)

06 - Ben yığın yığın mal telef ettim diyor. (Elmalı)


Yekulu ehlektü malen lübeda ve o insan diyor ki; Kucak dolusu servet harcadım ben bu konuma gelmek için. Demek ki bir statü sahibi, bir konum sahibi, kucak dolusu servet harcamış.

Evet, aslında ehlektü diyor, harcadım diye çevirdim. Bencillik için harcanmış her servet helak edilmiştir de onun için ehlektü diyor. Felaket. Zımni bir ifade bu.


7-) Eyahsebü en lem yerahû ehad;

Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor? (A.Hulusi)

07 - Onu bir gören olmadı mı zannediyor? (Elmalı)


Eyahsebü en lem yerahû ehad yoksa o kimsenin kendisini görmeyeceğini mi, görmediğini mi sanıyor. Zımnen tabii Allah’ın kendisini görmediğini mi sanıyor. Bir sonraki ayetle berber düşündüğümüzde;


8-) Elem nec'al lehû 'ayneyni;

Ona iki göz meydana getirmedik mi? (A.Hulusi)

08 - Vermedik mi biz ona iki göz. (Elmalı)


Elem nec'al lehû 'ayneyn biz ona iki göz vermedik mi? ayetiyle birlikte düşündüğümüzde, kendisi insan olduğu halde gözü olsun da, Allah; Allah olduğu halde kör olsun ha Öyle mi? görmesin. Bu ne biçim yaklaşım, bu ne biçim bakış acısı, bu ne biçim bir yamuk bakış. Kendisi insan olduğu halde gözü olsun görsün de, Allah; Allah olduğu halde, tüm gözleri yaratan Allah görmesin öyle mi?

Galiba onun için her namazdan sonra ayetel kürsi yi okuyoruz. lâ te'huzuHÛ sinetün vela nevm. (Bakara/255) Evet, unutmayan ve uyumayan bir Allah. Allah inancımızda bu temeldir. Müşriklerin problemi Allah’ın varlığına inanmamak değildi. Gören bir Allah’a inanmamaktı, uzak bir Allah. Onun için azdılar ve saptılar.

Elem nec'al lehû 'ayneyn ne yani biz insana iki göz vermedik mi.


9-) Ve lisanen ve şefeteyni;

Bir dil ve iki dudak... (A.Hulusi)

09 - Ve bir dil ve iki dudak; (Elmalı)


Ve lisanen ve şefeteyni bir dil, bir çift dudak vermedik mi? Zımnen aslında hidayet için gerekli tüm araçlarla donatmadık mı. Görme ve konuşma yetenekleri vermedik mi. Hakkı görsün, hakkı ifade etsin, hakikati dile getirsin diye bunları vermedik mi.


10-) Ve hedeynahünnecdeyn;

Ona iki yolu (Hak ve bâtıl) gösterdik! (A.Hulusi)

10 - İki de tepe gösterdik. (Elmalı)


Ve hedeynahünnecdeyn ve ona iyilik ve kötülüğün iki yolunu gösterip haydi yürü demedik mi? İyiliğin ve kötülüğün iki yolunun ağzına getirip de doğru yolu seç, doğru yolu gör demedik mi. Yani biz doğru yola yöneltmedik mi.

Evet, Ve hedeynahünnecdeyn aslında burada iki yol; necdeyn. imma şakiren ve imma kefura. (İnsan/3) ister küfreder, ister şükreder. Hakk rabbinizden açıkça ortaya çıkmıştır. Ve kulil Hakku min Rabbiküm. femen şâe felyu'min ve men şâe felyekfür (Kehf(29)isteyen iman etsin, isteyen küfretsin, inkar etsin. Bu ayetleri hatırlatıyor, buna benzer ayetleri hatırlatıyor. Yani Allah size göz verdi, seçmek için irade verdi, akıl verdi ve iki yolu gösterdi. Dedi ki şu yol iyi, bu yol kötü. Şu yolun sonu cennete gider, bu yolun sonu cehenneme. Aslında cennete varamamak, cehenneme varmaktır demiş. Aslında bu mecaz manada iki yol. Eğer dizinde derman olursa cennete varırsın, cehenneme varmak cennete varmamaktır.

Bu manada iyi yolu seçmek, iyiliği seçmektir. Kötü yolu seçmek kötülüğü seçmektir. Yani seçimimize gidiyoruz. Kendi akıbetimize koşuyoruz ve akıbetimizi seçiyoruz. Onu söylüyor bu ayet.

Devam ediyor c sayfasına geçiniz.
Beled suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder