27 Haziran 2014 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. İNŞİKAK SURESİ (16-25) (189-A)c



b sayfasından devam

16-) Fela uksimu Bişşefak;

Şafağa kasem ederim, (A.Hulusi)

16 - İmdi kasem ederim o şafağa. (Elmalı)


Fela uksimu Bişşefak şimdi bu pasajın arkasından yepyeni bir pasaja girdi sure, asıl söyleyeceğini şimdi söylüyor ve yeminle giriyor söze; Bütün bunların arkasından sözün özü o ki; Felâ uksimu Bisşefak. Ötesi yok, dahası yok, ben yemin ediyorum Allah olarak. Ben şahit tutuyorum. Neyi şahit tutuyorum? Bisşefak; şafağı şahit tutuyorum.

Şefak; aziz dostlar kızıllıktan sonraki beyazlığa verilen isim. Kızıllıktan sonra ki. Aslında akşama konuşul itibarıyla akşamın kızıllığından sonraki beyazlığına denilir. Ama sabah için de kullanılmış Her ikisi içinde kullanılmış. Türkçeye genellikle sabah için olan manası inkişar etmiş, yaygınlaşmış Türkçede. Yani şafağa ben yemin ediyor, ben şafağı şahit tutuyorum:

Niye şafak vaktini şahit tutuyor? Çünkü artık ağarıyor, veya kararıyor. Gün bitiyor veya başlıyor. Ya gece bitiyor, ya gündüz bitiyor. Her ikisine de delalet ettiği için. Yani hayat bitiyor bir başka hayat başlıyor. Geçici hayat bitti kalıcı hayat başladı. Geceye benzeyen dünya hayatı bitti, gerçek gündüz olan ahiret hayatı başladı. Ahiret neden gündüzdür? Çünkü her şey ortaya çıkacak, ayan açık görünecek de ondan. Onun için ahiret yakıyn olarak anılmıştır Kur’an da.


17-) Velleyli ve ma veseka;

Geceye ve toplayıp taşıdığı şeye, (A.Hulusi)

17 - Ve geceye ve derlendiğine. (Elmalı)


Velleyli ve ma vesak gece şahit olsun ve toplayıp kaydettikleri şahit olsun. Gece şahit olsun. Demek ki Bisşefak; gecenin önündeki şey, veya ardında ki şey. Onun için şafağı gecenin önünde geçtiği için gündüz olarak anlamak daha doğru. Gündüz şahit olsun, gece şahit olsun ve gecenin topladıkları şahit olsun ve ma vesak; toplayıp biriktirdikleri.

Ne demek gecenin topladıkları? Gündüz zaten şahittir. Çünkü gündüz herkes her şeyi görüyor. Ama gece? Gece kimse görmüyor zannederiz değil mi? gece de toplayıp biriktiriyor. Yani gece de kamera, gece görüş dürbünü, gece kamerası, gece çeken kamera. Gecenin kendisi bir kamera ise kim neyi örtebilir ki, kim neyi saklayabilir ki, kim hangi karanlığın arkasına sığına bilir ki.


18-) VelKameri izetteseka;

Dolunay'a ki, (A.Hulusi)

18 - Ve derlendiği zaman o Aya. (Elmalı)


VelKameri izettesak ve yine ay şahit olsun izettesak; ışığını biriktirdiğinde, ışığını çoğalttığında, ışığı en yüksek hale geldiğinde. Böyle anlarsak eğer izettesak; itteseka aslında izteseka idi ilâl ve idğam kaideleri gereğince böyle oldu, kolay söylenme babından. Ama Veseka ile akraba bir kelime. Taman; vesika o. Çünkü simle, bu ise se ile. Ama mahreçleri yakın. İştigagı ekberde üç harften ikisi aynı, üçüncüsünün mahreci yakınsa mananın da yakınlığına delalet eder. Onun için biriktirip sakladıklarına, sanki bir vesika biriktirir gibi arşivlediklerine, arşiv şahit olsun. Arşive yemin olsun veya arşiv şahit olsun. Demek ki gecenin de arşivi, gündüzün de arşivi var. Hatta ay arşiv tutuyor. Nasıl kaçacaksın ey insanoğlu. Nasıl saklayacaksın, Allah’tan neyi kaçıracaksın demektir bu başka deyişle. Ay şahitse, gece şahitse, yer şahitse, gündüz şahitse, el ayak, dil dudak, göz kulak şahitse ey insanoğlu sen Allah’tan neyi kaçıracaksın demektir.


19-) Leterkebünne tabekan 'an tabak;

Mutlaka siz, boyutlar değiştirerek o boyutların uygun bedenlerine dönüşeceksiniz! (A.Hulusi)

19 - Ki sizler binip binip geçeceksiniz elbette tabakadan tabakaya, (Elmalı)


Leterkebünne tabekan 'an tabak ey insanlar mukadder sona doğru safha safha, adım adım, tabaka tabaka, aşama aşama, birim birim ilerleyeceksin. Ne demek? Bu ayetin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde bir miktar durmamız lazım.

Tabekan ‘an tabak; Ya ismi mürfet veya tabakattan türetilmiş isim olarak anlayabiliriz. Manası bir şeyin hacim ve miktar olarak bir diğerine denk olması demektir. Sıralılık, katlılık, aşamalılık ifade eder. Tabakta oradan gelir zaten üst üste dizildiği, konduğu için. Tıpkı tıbak gibi, Uyumluluk, mutabakat, uygunluk manasına gelir tıbak. Tabakanın cemisi de olabilir. Bir ikinci ihtimal. Tabakanın çoğulu. Bu durumda bir mekanın üstündeki mekan demektir. mekandan mekana ilerleyerek geleceksiniz. Yani bu dünyadan önceki mekanınız alemi ervah idi, oradan anne karnına, hatta oradan babanın sulbüne, oradan rahmi mabere, anne rahmine, oradan dünyaya, dünyadan berzah alemine, alemi berzahtan da alemi ukbaya ahirete gireceksiniz. Tabakadan tabakaya böyle ilerleyeceksiniz.

Ya da leterkeden okuyanlara göre, kasemden sonra muzari geleceğini gösterir genellikle mana; halden hale geçeceksiniz. Ahiret, dünya ve alemi ervah. Halden hale. Yani ..zidnahüm azâben fevkal azâb.. (Nahl/88) onlara azab üzerine azab artıracağız diyordu ya rabbimiz. Belki bu bağlamda cehennemde de tabakadan tabakaya geçeceksiniz manasına gelir.

Ebu Naiym; ölüm diriliş, haşr, saadet, şekavet, cennet cehennem demiş bu tabakalara. Yani her bir tabaka ayrı ayrı dünyada ki bir hali işaret eder. Yine tennin i tür olarak görürsek mana şu olur; hesaba bölük bölük getirilen bir tür olacaksınız. Allah’ın huzuruna hesaba bölük bölük, tabaka tabaka, yani herkes kendi bölüğün, kendi taburunun, kendi ordusunun, kendi kolordusunun, kendi tugayının içinde gelecek. Herkes içinde geldiği yerde hesaba çekilecek manasına gelebilir ki buna şöyle bir itiraz yapabiliriz. Ahiret ayetleri muzari le değil, mazi ile gelir. Dolayısıyla bu ayet ahirete değil dünyaya delalet eder. itirazımız haklıdır. Bu dünyadır.

Yine İbn. Atıyye nasıl anlamış; Fetihten fethe koşacaksınız. Yer yüzünü Müslümanlar fethedecekler, her bir coğrafyayı tabaka olarak görmüş, kıtadak kıtaya, coğrafyadan coğrafyaya. Güzel bir nükte doğrusu bir müjde olarak anlaşılabilir.

Yine fakir ise şöyle anlıyorum; boyuttan boyuta. Dünya bir boyut, ahiret bir boyut. Alemi ervah bir boyut, alemi mülk bir boyut. Alemi misal bir boyut, alemi ulvi bir boyut. Dolayısıyla fizik uzaydan metafizik uzaya geçeceksiniz şeklinde anlayabileceğimiz gibi, göklerin tabakalarına açılacak atmosferin tabakalarını geçeceksiniz bir gün gelecek. Ey insanoğlu göğün tabakalarını, yani tratosferi, stratosferi, izonosferi, biyosferi geçeceksiniz ve onun da ötesine aşacaksınız manası da çıkarılabilir.

Bütün bu manalar hepsi bu ayetin içine sığar mı? Sığar. Kur’an ın beleğatı gerçekten mucizevidir.


20-) Femalehüm lâ yu'minun;

Böyleyken onlara ne oluyor da iman etmiyorlar (bunlar gerçek)! (A.Hulusi)

20 - O halde onlara ne var ki iman eylemezler? (Elmalı)


Femalehüm lâ yu'minun ne oluyor da onlara iman etmiyorlar. Femalehüm lâ yu'minun bu benim aklıma lev kânû ya'lemûn. (Bakara/103) ayetini getirdi. Keşke bilselerdi. Rabbimiz derse bunu içiniz sızlamaz mı? Cızz..! etmez mi. Alemlerin rabbi olan Allah keşke ne olurdu bilselerdi diyorsa eğer, Allah karşısında utançtan erimez misiniz. Evet, Femalehüm lâ yu'minun ne oluyor da onlara iman etmiyorlar veya ahlaki manasıyla Allah’a güvenmiyorlar.


21-) Ve izâ kurie 'aleyhimülKur'ânu lâ yescüdun;

Onlara Kur'ân okunduğunda secde etmiyorlar (benliklerini yok edip Hakk'a boyun eğmiyorlar)? (21. âyet secde âyetidir.) (A.Hulusi)

21 - Ve karşılarında Kur'an okunduğu vakit secde etmezler? (Elmalı)


Ve izâ kurie 'aleyhimülKur'ânu lâ yescüdun kendilerine Kur’an okunduğu zaman Kur’an a uymazlar, Kur’an ın önünde yerlere kapanmazlar, Kur’an a tam teslim olmazlar. Lâ yescüdun; burada ki secdeyi namaz secdesi olarak anlamak mümkin mi? Hayır. Ayete bakarsak burada ki secdenin şer-i namaz secdesi ile alakası yok. Burada ki secde Kur’an a uymaktır. Secde Ku’an a uymak, Kur’an a uymak secdedir. Zaten secde Allah’a teslimiyetin bir sembolüdür. Yani logosodur. Secdenin açılımı; Allah’ım ömrüm boyunca senin emirlerine teslimim manasına gelir.

Burada secde olduğunu söyleyenler olmuş. Mesela Ebu Hanife ve Şafiye göre burada secde var. Çünkü onlar Kur’an ın 14 yerinde tilavet secdesi olduğuna kaildirler. Fakat Ebu Hüreyre den gelen sahih bir rivayette Kur’an da 11 yerde secde var. O rivayete göre -Ki İmam Malik o rivayetle amel etmiş- O rivayete göre Ebu Hanife’nin ve Şafi’nin Necm, İnşikak ve ‘alak surelerinde gördüğü secde o rivayette geçmez. Zaten rivayet şöyle;

Kur’an da 11 secde vardır, Mufasal da bunlardan hiçbiri yoktur. Mufassal Kur’an ın kısa sureleri, Yani ayetlerinin fazla bölündüğü, veyahut ta ayetlerinin kıs olduğu sureler manasına gelir. Kısar-ı Mufassal, Evsat-ı Mufassal, Tıval-ı Mufassal şeklinde üçe ayırmışlar kendi içerisinde. Fakat Kur’an ın kısa surelerinin tamamına verilen isimdir. İbn. Hambel e göre ise 15 yerde var, Hac suresinde 2 kere, Hac suresinin son ayetinde de secde var. Dolayısıyla biz bu ayette ki secdeyi eğer namaz secdesi değil de Kur’an a insanın tam uyumu, Kur’an ı hayatına geçirmesi olarak göreceksek ki öyle, o zaman burada tilavet secdesi olmadığını söyleyen Ebu Hüreyre hadisi daha isabetli görünmektedir.


22-) Belilleziyne keferu yükezzibun;

Üstelik yalanlıyorlar o hakikat bilgisini inkâr edenler! (A.Hulusi)

22 - Hattâ o küfr edenler tekzip ederler. (Elmalı)


Belilleziyne keferu yükezzibun Bilakis küfürde direnen kimseler yalanlamakta ısrar etmektedirler. Elleziyne keferu yerine belhum yükezzibun gelebilirdi. Neden gelmedi derseniz, bunun cevabı inkarı sıfat haline getirdiklerini beyan için böyle geldi. Onlar inkarı hayat tarzı haline getirdiler. İnkarı ahlak ve huy haline getirdiler. Ayet böyle gelmekle bunu söylemiş oluyor. Yalanlamayı, hakikati inkarı.


23-) VAllâhu a'lemu Bima yû'un;

Oysa Allâh (içlerinde) ne toplayıp yığdıklarını (düşünce ve itikatlarını) daha iyi bilir. (A.Hulusi)

23 - Halbuki Allah içlerindekini biliyor. (Elmalı)


VAllâhu a'lemu Bima yû'un ama Allah içlerinde biriktirdiklerini, içlerinde topladıklarını çok iyi bilmektedir. Bima Yû’un Bima kap demektir, aynı zamanda kapta toplanmak demektir. bir kapta toplamak. Yani içlerinde topladıklarını çok iyi bilmektedir, kalplerindekini çok iyi bilmektedir. İnsanın açıkladıkları vardır, bir de açıklamayıp gizledikleri. Allah insanın yaptıklarını dışarıdan görünene bakarak değil, içinde gizledikleri sebeplere, niyetlere, bilinç altına, tasavvura, bilincin daha daha altına bakarak karar verecek. Onlara notunu öyle verecek.


24-) Febeşşirhüm Bi'azâbin eliym;

Artık onları feci azapları ile müjdele! (A.Hulusi)

24 - Onun için onlara elîm bir azâb müjdele. (Elmalı)


Febeşşirhüm Bi'azâbin eliym onları, içlerinde gizlediklerini Allah’ın görmediğini zanneden bu küfürde direnen, yani vicdanlarının üstünü örten, vicdanlarının sesini dinlemeyen, dolayısıyla hakikati duymayan bu insanları elim bir azab ile müjdele.


25-) İllelleziyne amenû ve 'amilussalihati lehüm ecrun gayru memnun;

Sadece iman edip imanın gereğini uygulayanlar müstesnadır! Onlar için kesintisiz bir mükâfat vardır. (A.Hulusi)

25 - Ancak iman edip Salih ameller yapanlar başka onlara tükenmez bir ecir var. (Elmalı)


İllelleziyne amenû ve 'amilussalihati lehüm ecrun gayru memnun fakat iman eden, imanında sebat eden ve imanını salih amel ile taçlandıran, Salih amel ne idi? Salihat; Hasenattan farklıdır. Hasenat namaz kılmak, zekat vermek hasenat olarak zikredilir Kur’an da. Fakat salihat ıslah edici ameldir. Mutlaka toplumsal bir boyutu vardır. Yani bozulmuş bir şeyi düzelten amele salih amel denir. İman eden ve bozuk bir işi, bozuk bir şeyi düzelten, bozukluğu düzelten, yanlışı doğrultan, kötüyü iyileştiren ve kötüye razı olmayan kimseler, mü’minler için ecrun gayru memnun kesintisiz, minnet edilmeyecek, yani başa kakılmayacak bir ecir, bir karşılık, bir ödül vardır.

Rabbim hepimizi bu kesintisiz ödüle mazhar kılsın inşaAllah.

Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil alemiyn

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.

İnşikak suresinin sonu
İnşikak suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder