27 Haziran 2014 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. İNFİTAR SURESİ (GİRİŞ)(188-A)a




 Elhamdülillâhi Rabbil Âlemîn, Vessalâtü vesselâmü ‘alâ Muhammedin ve ‘ala ‘alihi, ve eshabihi ve ‘etba’ıhi ecmaiyn. Rabbeneftah bil hayr, vahtim bil hayr, Rabbi yessir ve lâ tüassir, Rabbi temmim bil hayr.


Rabbim hayır ile başlat, hayır ile tamamlat. Rabbim kolay kıl, güç kılma. Allahümme amin..!

Değerli Kur’an dostları bugün dersimize, ki 188. ders İnşaAllah. 10 yıldan beri süren görüntülü ve sesli tefsir projemizin sonuna geliyoruz. Herkes saçını bir yerde ağartır. Rabbim saçlarımızı güzellikler uğrunda ağartmayı nasip etsin. İnşaAllah biz de Kur’an a hizmet uğrunda ağartmış oluruz. Rabbim kabul buyursun.

Bugün İnfitar suresini, bu dersimizde işleyeceğiz İnşaAllah. İnfitar suresi mushafta 82. sure. Adını ilk ayetinden alıyor. Yolsuzluk yapanlar manasını verebilirim. İnfitar; bir çekirdeği yarıp içinde ki potansiyeli ortaya çıkarmak manasına geliyor. Zaten fa ta ra, çekirdeği yardı. Allah’ın esmasından biri de Fatır; yarıp çıkaran, var eden, yaratan manasına. Dolayısıyla İnfitar; mutavaat kipiyle gelmiş, yani yarılma emrini alıp, bu emre imtisal edip, boyun eğip, teslim olup yarıl emrine cevap vererek yeniden varlığın ortaya çıkması manasına geliyor. Ki İnfitar suresi zaten bize bu gerçeği ifade ediyor, bu hakikati ifade ediyor. Bu gaybi hakikati zaten bir başkası da bize veremez.

Bir önceki sure Tekviyr suresiydi, dürülüşü ifade ediyordu. Nefesi rahmaninin alınışına tekabül eden varlığın geldiği yere iadesi, varlığın geri bir tek noktaya dönüşü, rücu anlatılıyordu. Burada da adeta bir tek çekirdekte, bir tek noktada temerküz eden, geldiği yere geri dönen, hani Enbiya/104. ayetinde buyrulduğu gibi geldiği yere geri dönen;

 Yevme natvis Semae ketayyis sicilli lilkütüb. (Enbiya/104) kitap sayfaları gibi, ruloları gibi ta başına geri dürülen, dürülerek geri doğduğu noktaya döndürülen varlık, İnfitar suresinde yeniden bir açılış, bir saçılış, bir ortaya çıkış ve bir yeniden oluş sürecine giriyor. Bize İnfitar suresi bunu veriyor.

Sure Mekkî. Hem mushafta, hem de nüzulde ilginç bir tevafuk ve tetabuk gereği 82. sırada bulunuyor. Hem iniş sıralamasında, hem de elimizde ki Mushaf sıralamasında. Hz. Osman’a nispet edilen ünlü nüzül tertibinde Nazi’ât suresi ile İnşikak suresi arasına denk geliyor. Ki boykot dönemi öncesi surelerinden sayabiliriz. Yani bu yaklaşık Mekke döneminin 5. veya 6. yılına tekabül edebilir.

Surenin konusu açık. Son saat, kıyamet ve tabii ki ahiret. Bize göre sure yeniden başlangıcı ifade ediyor. Ama klasik tefsirlerimizde kadiym müfessirlerimiz sureyi bir yıkılış suresi olarak okuma eğilimindeler. Fakat fakir bu eğilime katılmıyor. Bu sure bir önceki surenin tam zıddını ifade ediyor. Bir önceki sure aslına dönüşü, bir çekirdeğe dönüşü, bu sure ise bir çekirdekten yeniden kainatın oluşunu ifade ediyor. İnşaAllah birazdan ayet ayet göreceğimiz gibi.

Surenin zirve ayeti; Ya eyyühel'İnsanu ma ğarreke BiRabbikelkeriym (6) Elleziy halekake fesevvake fe'adelek (7) Fiy eyyi suretin ma şâe rekkebek (8) ey insan sana karşı bu kadar cömert olan rabbine bu gururun ne. Bu kadar neden mağrursun Allah’a karşı. Allah sana bu kadar cömertken sen Allah’a neden bu kadar hasissin. Kullukta neden cimrisin ey insan. Ki O seni yarattı, yaratmakla kalmadı sana yaratılış amacını ma hulika leh i,ni yükledi. Onunla da kalmadı seni bir dengeye bindirdi, yani duygu düşünce, eylem, fikir, ruh, beden. Madde mana, Dünya ahiret dengesine kavuşturdu. Muhteşem bir dengenin ifadesisin sen ey insan. Dolayısıyla bu kadar cömert olan rabbine karşı bu gururun ne? Diyen ayet surenin zirvesini teşkil eder ki 6. 7. 8. ayeti surenin.

Maksat belli. Hesap verilecek bir hayatı yaşamamız için ikaz ediliyoruz. Hesabı verebilecek, verilebilecek bir hayat yaşa ey insanoğlu. Ey insanoğlu Allah’ın sana açtığı krediyi; krediye aykırı alanlarda kullanma, sözleşme dışı kullanma. Allah’ın tabi caizse varlığın ve saadetin için açtığı krediyi gidip de Kumar masasında ütülme ey insanoğlu. Adeta mesaj bu. Şimdi surenin tefsirine geçebilirsiniz.



Rahman rahiym olan Allah adına. Özünde merhametli, işinde merhametli Allah adına.

Surenin tefsirine geçmeden daha önceki derste söz verdiğim ve kıyametle ilgili, mahşerle ilgili, ahiretle ilgili, son saatle ilgili tüm Kur’an da ki surelerin, ayetlerin genel üslubu ve karakteristiğini veren ilkeler üzerine birkaç kelam etmek isterim.

Önümde bunlara dair bir kaç not tuttum. Kur’an ahiretle ilgili, son saatle ilgili, yani bizim için gayb olan, iman konusu olan bu mevzularla ilgili ayetlerde nasıl bir üslup kullanıyor sualinin cevabı olabilecek birkaç maddelik not. Onu sizinle paylaşmak isterim.

Ahiret, kıyamet ve son saatle ilgili surelerin lafızları, dehşet, hayret ve ilgi uyandıracak lafızlarla gelmiştir. Olayın büyüklüğünü ve dehşetini anlatmak için kullanılan lafızlardır bu konuda ki tüm ayetlerde kullanılan lafızlar.

1 – Şiddetlidirler. Mesela Ğaşiye; bürüyüp kaplayan. İnşikak; param parça olmak. İntisar; Yine toz duman olmak. Yani kül gibi savrulmak. Vakıa; müthiş olay, korkunç olay. Nebeil 'Azıym; olay haber. Tabir caizse şok haber. Sanki göklerin bir manşeti var, bu manşette ebedi manşet. Yani eğer insanların yazdığı gazetelerde bir manşet varsa, göklerin haberinde de bir manşet var. Nebe’un Azıym; Şok haber. Nedir bu? Bir gün kıyametin kopacak ey insanoğlu,

Yine Sayha, çığlık. Hem de insanı çıldırtan bir çığlık. Racfe; sarsıntı, sarsıntıyla birlikte çığlık. Öyle bir deprem ki, insanlar içmeden sarhoş olacaklar. Hac suresinin girişinde olduğu gibi. Emzikli anneler bebelerini unutacaklar diyor. İşte böyle. Zelzele; inne zelzeletessaati şey'ün azıym. (Hac/1) diye başlar ya Hac suresi, işte son saatin zelzelesi. Öyle bir deprem ki, yeryüzünde ki 8 – 9 şiddetindeki insan yapılarını yerle bir eden depremlere benzemez. Bu deprem dağları yerle bir edecek, kıtaları yerinden oynatacak, belki yer yüzünü yörüngesinden söküp küçük bir top gibi fırlatacak uzaya. Belki yer yüzü kalbi dayanamayacak dünyanın ve patlayacak, uzaya dağılacak. İşte öyle bir deprem bu.

Ba’sera; içini boşaltmak, teba’suf; içini dışına çevirmek. Yine et taammeh; hızla dehşetli bir biçimde yayılan. Yani şiddetiyle bilinen kelimelerdir bir.

2 – Şeffaflık ve dakikliği ile bilinen kelimelerdir. Son saat, kıyamet ve Ahiret hakkında kullanılan kelimeler. Miskale zerretin; zerre miktarı. Adeta tozlu mamullerin teraziye yapışan miktarı. Veya güneş ışığı eve girdiğinde o ışığın içinde ki yüzen zerrecikler. hebâen münbessen (Vakı’a/6) Un ufak olmak manasına. Yine küçüklüğü, dakikliği, şeffaflığı ifade eder. Yine. kel 'ıhnil menfûş (Ka’ria/5) Hallaç pamuğu gibi, yün gibi. Atılmış veya renkli yün. Bu ifade de şeffaflık ve dakikliği ifade eder. Yine kelferaşil mebsûs. (Ka’ria/4) Nedir? Uçuşan kelebekler. Kelebekte şeffaflığı, narinliği, nazeninliği ifade eder. Kanadına elimizi vurduğumuz zaman toza dönüşüverir. Yine es serab; Yoktu ama varmış gibi, çölde yansıyan suymuş gibi yansıyan bir yansıma. Ed Duhan; Duhan, yani duman. İşte bunun gibi kıyamet ve son saat hakkındaki kavramlar, birincisi şiddetli kavramlar, ikincisi de şeffaf ve dakik kavramlar.

Yine ikinci bir kural çıkarabiliyoruz son saat ve ahiret konusunda. Kur’an ahiret ve son saati naklettiği ayetlerinde olayı failine bina etmez. Ne yapar? Bunun yerine iki şey yapar; Ya meçhul fiille gelir, yani failini bildirmez. Faili meçhuldür. Ya da mutavaat kipiyle gelir. İşte İnfitar da olduğu gibi. İnfitar mutavaat kalıbıdır. Küvvirat meçhul kalıbıdır. Failini ya çok bilindiği için anmaz, ki faili çok iyi bilinen fiillerde fail kullanılmaz. Çünkü zihninize onun başka faili gelmez. Gökyüzünü dürecek başka kimdir ki. Yıldızları söndürecek başka kimdir ki, güneşi, karartacak başka kimdir ki. Yer yüzünü toz toprak gibi un ufak paramparça edecek başka kimdir ki. Denizleri kaynatacak başka kimdir ki Dağları yürütecek başka kimdir ki, gökleri çatır çatır çatlatacak başka kimdir ki, Kainatı bir tek zerreye kadar dürecek başka kimdir ki. Veya bir tek zerre gibi tohumdan yeniden bir alem çıkaracak başka kimdir ki. Failini söylemeye lüzum yok manasına gelir.

İkincisi de sen faile değil, burada fiile dikkat et. Asıl fiilden al dersini. Çünkü fiil bu kadar büyükse fail ne kadar büyük onu sen intikal yoluyla çıkar manasına gelir ki, burada onu görüyoruz. İzesSemâunşakkat. (İnşikak/1) bakınız Hukkat, Muddet. Hep mutavvat ve meçhul fiiller kullanılıyor. Zülzilet; Mechul fiil. Evet, Feizâ nüfiha.. (Mü’minun/101) bakınız meçhul kullanılmış. Huvviretil ard. Yine meçhul kullanılmış…dekketen vahıdeh. (Hakka/14) Yine meçhul kullanılmış. Feizennücûmu tumiset. (mürselat/8) meçhul kullanılmış. Yıldızlar söndürüldüğü zaman. Yine Ve izesSemâu furicet. (Mürselat/9) gök yarıldığı zaman. Meçhul kullanılmış. izeşŞemsü küvviret (Tekvin/1) meçhul kullanılmış. Döndürüldüğü sarıldığı dürüldüğü zaman. Yine; izelcibâlu süyyiret. (Tekviyr/3) Dağlar yürütüldüğü zaman. Meçhul kullanılmış. Fail yok. Yine Ve izel'ışaru 'uttılet. (Tekviyr/4) 10 aylık hamile develer terk edildiği zaman. Meçhul kullanılmış Ikterabetis sa'ah. (Kamer/1) mutavvat için kullanılmış bakınız. Yine faili yok. Ama Mutavvat olduğu için bir failin etkisine tepki vermiş. İzesSemâunfetaret. (İnfitâr/1) yine mutavvat kipi kullanılmış. Fertekıb yevme te'tis Semau Bi duhanin mubiyn. (Duhan/10) burada da yine mutavvat kipi kullanılmış.

Dolayısıyla Kur’an da kıyamet son saat ve ahiret sahneleri hep ya meçhul ya da mutavaat kipinde gelmiş. Müfessirler failini takdir etmişler bunun Allah demişler. Gerekçe olarak ta fail bilindiği için demişler bir kısmı ki, onu biraz önce zikrettim.

Peki, buna biz ne diyeceğiz? Doğru diyeceğiz mi? Fakir daha farklı bir yaklaşıma sahip bu konuda. Eğer faili bilindiği için meçhul kiple gelmişse, faili daha iyi bilinen bir çok olay Kur’an da failiyle beraber gelmiştir. Mesela; ...illâ HU* haliku külli şey'in.. (En’am/102) Allah her şeyin halıkıdır. Buna ne şüphe. Onun için her şeyin halıkı olduğu bilinmiyor muydu. Onun için Hulika gelemez miydi. Meçhul gelemez miydi. Yine ..halekasSemâvati vel'Ard. (Yasin/81) gökleri ve yeri O yarattı. Bu da hulika şeklinde gelemez miydi meçhul şeklinde. Yine; nezzelel Furkane alâ abdiHİ. (Furkan/1) Kur’an ı kulu üzerine O indirdi. İndiren belli zaten. Bu da nüzzile gelemez miydi meçhul olarak.. Bunun gibi bir çok örnek var. Demek ki tek sebep bu değil. Onun içinde faili çok bilindiği için izahı tek başına yetmiyor.

Peki ne sonuç çıkaracağız buradan?

1 – Ey insanoğlu kâinat Allah’ın koyduğu yasalara göre işliyor. Bu yasalar. bir başı olanın bir sonu da olduğu şeklindedir. Onun için kâinatın da bir ömrü vardır. Kâinat Allah’ın yasalarına uygun bir ömür sürsün de, sen Allah’ın yasalarından mı kaçasın. Veya Kâinat iradesiz olduğu halde Allah onlar için bir yasa koysunda, senin gibi mahlukatın şereflisi olan bir varlığa, insana yasa koymasın mı. Seni boşa mı yaratmış olsun. Anlamsız ve amaçsız mı olasın. Senin için yarattığı gökler için bir kanunu olsun da, gökleri senin için yarattığı, yani gökleri ve yerleri uğruna yarattığı insan için bir kanunu olmasın mı. Biz netice olarak aslında bu kiplemelerden, bu üsluptan, Üslubu-l Kur’an dan bu sonucu çıkarabiliriz. Neticede kıyamet ve son saatlerle ilgili ayetlerden alacağımız ibret şudur. Kıyamet ansızın kopacaktır. Bağdeten. Ansızın.

2 – Olaylar kevn ve fesat yasaları gereği kendi iç dinamiği ile gerçekleşecektir. Yani dışarıdan bir müdahaleye gerek yoktur. Kendi iç dinamiği ile, çünkü Allah onun yasasını ona yüklemiştir. Onunla gerçekleşecektir. Onun için meçhul ve mutavaat fiilleri ile gelir.

3 – Dışarıdan bir emir ve amire ihtiyaç duyulmayacaktır. Çünkü rabbimiz onun emrini daha baştan vermiştir.

4 – Sistem yaratılıştan almış olduğu emri kendisi uygulayacak, yani sistem aslında Müslüman dır. Güneş Müslüman olduğu için dürülecek. Gök Müslüman olduğu için yarılacak, ay Müslüman olduğu için kararacak, Denizler Müslüman olduğu için kaynayacaktır. Allah’ın emrine teslim olmuştur. Siz de o zaman Allah’ın emrine teslim olun demektir bu Allah’u alem. En doğrusunu Allah bilir. Şimdi suremizin tefsirine geçebiliriz.

Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
İnfitar suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder