a sayfasından devam
9-) Sümme inniy a'lentu lehüm ve esrertu lehüm
israra;
"Sonra,
muhakkak ki ben onlara aleni davette bulundum ve ayrıca da kendilerine özel
olarak anlattım." (A. Hulusi)
09 -
Sonra hem ilâm ederek söyledim onlara hem gizli gizli söyledim. (Elmalı)
Sümme inniy a'lentu lehüm ve esrertu lehüm
israra gün oldu hem davetimi kendilerine ilan ettim, hem de gizliden
gizliye davet ettim. Hani olur ya dışarıya bakarak açıktan davet edince bir
takım mülahazalarla iman etmezlerse gizlice davet edeyim, bari orada iman
etsinler diye. Ama gizli açık davetin tüm yöntemlerini denediğim halde küfürde
ısrar ettiler. Benden kaynaklanmadı ya rabbi demeye getiriyor Hz. Nuh.
10-) Fekultüstağfiru Rabbeküm inneHU kâne
Ğeffara;
Dedim
ki: "Rabbinizden mağfiret dileyin... Muhakkak ki O, Ğaffar'dır." (A.
Hulusi)
10 -
Gelin dedim: rabbinizin mağfiretini isteyin, çünkü, o, mağfireti çok bir
gaffardır. (Elmalı)
Fekultüstağfiru Rabbeküm inneHU kâne Ğeffara
ve nihayet dedim ki onlara rabbinize istiğfar edin, rabbinizden bağışlanma
dileyin. Hiç şüphe yok ki O çok bağışlayıcıdır, çok affedicidir.
11-) YursilisSemâe 'aleyküm midrara;
"Üzerinize
semâyı yoğun olarak irsâl eder." (A. Hulusi)
11 -
Bol hayır ile üzerinize semayı salsın. (Elmalı)
YursilisSemâe 'aleyküm midrara göğü
üzerinize cömertçe boşaltacaktır. Mübalağa vezni midrar. Dür inci demektir,
inci gibi toprağa bereket getiren yağmura denir. Tersi seller ve toprağı
sürükleyip götüren bela yağmurudur.
12-) Ve yümdidküm Biemvalin ve beniyne ve
yec'al leküm cennatin ve yec'al leküm enhara;
"Mallar
ve oğullar ile size yardım eder, sizin için cennetler oluşturur ve sizin için
nehirler meydana getirir." (A. Hulusi)
12 -
Ve size mallar ve oğullarla imdat eylesin, ve sizin için Cennetler yapsın,
sizin için ırmaklar yapsın. (Elmalı)
Ve yümdidküm Biemvalin ve beniyn mal
ve evlat vererek dünyevi refahınızı artıracak, ve yec'al leküm cennatin ve yec'al leküm
enhara dahası sizin için tarifsiz cennetler var edecek ve nehirler
bahşedecektir.
13-) Maleküm lâ tercûne Lillâhi vekara;
"Size
ne oluyor ki Allâh'ın yüceliğini ummuyorsunuz?" (A. Hulusi)
13 -
Neye siz ummazsınız Allah için bir vakar. (Elmalı)
Maleküm lâ tercûne Lillâhi vekara
size ne oluyor da Allah için vakarlı bir tavır takınmıyorsunuz. Vakar
ağırbaşlılık, hafifliğin zıddı. İman insana vakar verir, ağır başlılık
kazandırır. Küfür insanı hafifletir. Bu zımni ifadeyi anlıyoruz biz buradan.
14-) Ve kad halekaküm atvara;
"Hâlbuki
(Allâh) sizi aşama aşama yarattı!" (A. Hulusi)
14 -
Yaratmış iken o sizi tavır tavır bu tavra kadar. (Elmalı)
Ve kad halekaküm atvara oysaki sizi
uzun süreçlerde halden hale geçirerek yarattı, O yarattı. Yani etvar; her
halkası diğerinden farklı olan haller, çok aşamalı süreçler. Tekamül yasasının
ifadesi aslında. İnsan/28. ayetinde ki tebdil ile birlikte okunmalı bu ayet.
15-) Elem terav keyfe halekAllâhu seb'a
Semavatin tıbaka;
"Görmediniz
mi, Allâh semâları yedi tabaka olarak nasıl yarattı?" (A. Hulusi)
15 -
Görmediniz mi nasıl yaratmış Allah yedi Semayı uygun tabaka tabaka? (Elmalı)
Elem terav keyfe halekAllâhu seb'a Semavatin
tıbaka görmediniz mi Allah 7 kat göğü nasıl tabaka halinde bir
birine uyumlu olarak yarattı. Burada ki tıba; aslında etvar canlı organların
dinamik kaderini ifade ediyor bir üstteki. Tıbak ta cansız varlıkların statik
kaderini ifade ediyor. Mülk/3 ayetini bu ayetle birlikte okuyalım:
16-) Ve ce'alelKamere fiyhinne nûren ve
ce'aleşŞemse siraca;
"Onların
içinde Ay'ı bir nûr kıldı ve Güneş'i de ışık - enerji kaynağı kıldı." (A.
Hulusi)
16 -
Kameri kılmış içlerinde bir nur, güneşi de kılmış bir lâmba. (Elmalı)
Ve ce'alelKamere fiyhinne nûren ve ce'aleşŞemse
siraca güneşi de tarifsiz bir lamba yaptığını ve ayı sirayet eden
bir yansıtıcı kıldığını hatırlasanıza, düşünsenize. Ayı yansıtıcı kıldı diye
çevirdim bunu çünkü ay için nûr kullanılıyor, şems için sirac. Ama Yunus/5.
ayetinde; “HU"velleziy ce'aleş şemse dıyâen vel kamere nûra. (Yunus/5) güneş için dıya’ kullanılıyor. Dıya’; ışık
kaynağından ışığın verilmesi, nûr ise yansıyan veya yansımayan ışıkların tümüne
birden denilir, bu ilginç bir fark.
17-) VAllâhu enbeteküm minel'Ardı nebâta;
"Allâh
sizi bir nebat bitirir gibi arzdan bitirdi." (A. Hulusi)
17 -
Ve Allah yetiştirdi sizi Arzdan nebat tarzıyla. (Elmalı)
VAllâhu enbeteküm minel'Ardı nebâta
ve Allah sizi yerden tarifsiz bir bitirişle bitirmiştir. İnsanın hem elementer,
hem de biyolojik kökenine bir atıf. Sözün özü şu; Hangi çiftçi ektiği ekine
sırtını döner ki siz Allah’ın ektiği bu şahane ekine sırtını dönmesini istiyor,
ekipte gitsin bir daha dönüp bakmasın diyorsun. Allah böyle yapar mı? İnsan
gibi bir ekin ekmiş Allah. O’ndan bunu nasıl bekleyebilirsiniz. Allah sizi
elbette gözetecek.
[Ek bilgi; Hak Telâ’nın, "nebâten" yerine
"Inbâten" demesi beklenirdi. Fakat O, böyle dememiş aksine demiştir
ki bunun takdiri "Allah sizi
bitirdi, siz de bitiverdiniz" şeklindedir.
Burada şöyle bir incelik var:
Allah Teâlâ eğer, demiş olsaydı, mana, "Sizi enteresan bir şekilde yetirip-bitirdi" şeklinde olurdu.
Ama buyurunca, mana, "O sizi
yetirip-bitirdi de, siz de böylece enteresan bir bitki olarak bittiniz"
şeklinde olur.
Bu ikincisi daha uygundur.
Çünkü "inbât" (bitirmek) Allah'ın sıfat ve fiilidir. Allah'ın
sıfatları ise tarafımızdan görülmez. Dolayısıyla da bu bitirişin, Allah
Telâ’nın haber vermesi olmasaydı, kâmil ve enteresan bir bitiş olduğunu
bilemezdik. Halbuki burası, Allah'ın kudretinin mükemmelliğinin delillerinin getirildiği
bir makamdır. Dolayısıyla bunun "semiyyât"
(naklî deliller) ile ispatı mümkün olmaz.
Ama Hak Teâlâ, "O sizi
yetirip bitirdi, siz de mükemmel ve enteresan bir bitişle bittiniz"
manasında, buyurunca, bu, bitkiyi enteresan ve mükemmel olmakla tavsif etme
olur. Bitkinin böyle olması ise elle tutulur-gözle görülür bir şeydir.
Dolayısıyla da Allah'ın kudretinin mükemmelliğine, bununla istidlal
yapılabilir. Binâenaleyh ayetteki ifade şekli buna daha uyundur. Dolayısıyla
işte şimdi, bu incelikten ötürü, hakiki manadan mecazi manaya geçildiği ortaya
çıkmış olur.
Hak Telâ’nın "Sonra sizi
yine onun içine döndürecek" ifadesi, Kur'ân da alışılagelen "Allah
sizi ilkin yaratmaya kadir olunca, yeniden diriltmeye de kadir olur"
prensibine bir İşarettir.
Hak Telâ’nın, "Sizi yeni
bir çıkarışla çıkaracak" ifadesini, mefûl-u mutlakla te'kîd etmiş,
dolayısıyla da sanki, "Allah sizi, hiç şüphe yok ki kesinlikle yeniden
çıkaracak" demek istemiştir. (Tefsir-i Kebir Mefatihu-l Gayb – Fahreddin
Razi)]
18-) Sümme yu'ıydüküm fiyha ve yuhricüküm
ihraca;
"Sonra
sizi oraya iade edecek ve sizi bir çıkarışla çıkaracak." (A. Hulusi)
18 -
Sonra sizi onda geri çevirecek ve çıkaracak sizi bir çıkarış daha. (Elmalı)
Sümme yu'ıydüküm fiyha sonra orada
sizi tekrar iade edecek, tekrar meydana getirecektir. ve yuhricüküm ihraca derken sizi
tarifsiz bir çıkarışla yeniden çıkaracaktır.
19-) VAllâhu ce'ale lekümül'Arda bisata;
"Allâh,
arzı sizin için bir sergi kıldı." (A. Hulusi)
19 -
Ve Allah sizin için Arzı bir sergi yapmıştır. (Elmalı)
VAllâhu ce'ale lekümül'Arda bisata
Allah sizin için yeri bir döşek gibi yaymıştır. Burada yayarak genişletme.
Sözün özü neden nankörlük ediyorsunuz. Size misafirhaneyi bu kadar dayayıp
döşeyen Allah’a karşı. Bütün bu ayetler onu söylüyor.
20-) Liteslukû minha sübülen ficaca;
"Ondan
geniş yollar edinip yürüyesiniz diye." (A. Hulusi)
20 -
Gidesiniz diye ondan geniş geniş yollarda. (Elmalı)
Liteslukû minha sübülen ficaca ki
geniş yollar bulup onun üzerinden aşabilesiniz diye.
Pasajın ana fikri belli. İnançta
da çeşitlilik tıpkı insan, gök gibi, insan gibi sünnetullahtır. Hz. Nuh’un
bunca yıl davet edipte davetine icabet etmeyenlerin neden icabet ettiklerine
dair bu konudaki sünnetullahı anlamaya çalışırsanız, hatta daha geniş bakıp şu
yer yüzünde Allah insanı yaratıp ta neden küfrüne izin verdi, kafirlerin kafir
olmasına neden izin verdi neden yer yüzünde kendine isyan edilmesine izin
verdi. İnsan şirk koşacağını bile bile Allah neden irade verdi gibi soruları
çoğaltıp gidebiliriz sorular soracak olursanız ey insanoğlu.
Allah’ın yasası budur bu
yaratılışın yasasıdır. Karanlık olmasaydı aydınlığın, küfür olmasaydı imanın,
kötü olmasaydı iyinin değeri nasıl bilinirdi. İşte rabbimiz bize, Nuh suresinde
de bunu veriyor.
Rabbim küfürden, şirkten, tuğyandan
bizi korusun rabbim davet edilince davete yürekten icabet edip imanın hakkını
verenlerden kılsın.
“Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil
alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan
Allah’a hamd’adır.
Nûh (1-20) ayetlerinin sonu.
Nûh (1-20) ayetlerini toplu
olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder